Pirinç Tarihi

Romalılar pirinci gemi parçalarında zırha, mücevherden kemer tokasına kadar değişik yerlerde kullandılar. Roma’nın kuzey Avrupa’daki topraklarını yitirmesinden sonra azalan pirinç üretimi Karolenj döneminde yeniden canlandı. Tunca göre daha kolay dövülgen olan pirinçten ibrik , leğen, lamba, kase, testi vb. gibi bir çok çeşitli ev eşyası yapıldı.  13.  yüzyıldan 17. yüzyıla değin ölü kültünde pirinç levhalar kullanılırdı.  Üstünde ölünün resmi , yaşamına ve yaptığı işlere ilişkin desenler, yazılar , hanedan armaları bulunan kabartma pirinç levhalar mezarın üzerine yerleştirilirdi.  Bunların çoğu günümüze değin kalmıştır. 16.yüzyılda pirinçten leğen ve tabaklar orta sınıfın en önemli ev eşyası arasındaydı .Bunlar çekiçle dövülerek yapılır,üstlerinde bazı desenler işlenirdi. Yeni dünya’dan getirilen gümüş ve altın dekoratif eşya yapımında pirincin yerini alınca, pirinç de avize,şamdan,duvar ve güneş saati gibi eşyanın yapımında kullanılmaya başladı. Pirinç ayrıca astronomi ,jeodezi, denizcilik vb. gibi alanlarda kullanılan bilimsel amaçlı araçların temel malzemesi haline geldi.

 

 ANADOLU TARİHİNDE PİRİNÇ KULLANIMI

 Pirinç , içinde çinko olan bakır alaşımıdır. Bakır ile çinko – cevheri kalamin “tutya” birlikte tavsiye edilerek , tunç kadar sert ve sağlam ve rengi altın gibi sarı ve parlak olan pirinç madeni elde edilir. Altına en çok benzeyen pirinç alaşımı , içinde %20 oranında çinko bulunan bakır alaşımıdır.pirincin içindeki çinko oranı %40’a kadar arttırılabilir;ancak pirincin çinkosu çoğaldıkça, maddenin rengi beyazlaşır ve parlaklığını kaybeder.

 

 Pirinç M.Ö. Birinci binin ilk yarısında keşfedilmiştir; fakat bu keşfi hangi tarihte ve nerede gerçekleştiği kesinlikle bilinmemektedir.pirinç alaşımı, yakın doğuda , M .S. 16. Yüzyıla kadar metalik bakır ile çinko cevheri (kalamin) karış –tırılarak elde edilmiştir . kalamin ‘in kendine has özelliklerinden dolayı tasfiyesinde zorluklarla karşılaşılmış, bu sebeple metalik çinko , 16. yüzyıla kadar cevherinden ayrılamamıştır. 16. yüzyıl öncesinde, pirinç elde etmek için, potaya metalik bakırla toz halinde dövülmüş çinko , cevheri konmuş ; ısıyla buharlaşan çinko, bakırın içine difüzlenerek , pirinç alaşımı meydana getirmiştir.ayrıca bileşenlerinde en az %53 kadar bakır ve diğer elemanlar içeren alaşımlardır.

 

Pirinç alaşımı da tunç kadar sert ve sağlam bir madendir;tavlanmadan işlenemez . pirinç den çok ince levhaların dövülmesi istendiği takdirde alaşımın içindeki çinko oranının azalması gerekir ancak bu durumda maden sağlamlığını ve parlaklığını kaybeder.

 

İslam maden sanatında pirinç 12. yüzyılın üçüncü çeyreğinden itibaren tuncun yanı sıra ve özellikle dövme tekniğinin uygulandığı eserin yapımında bol miktarda kullanılmıştır.

Arapça bakıra “nuhas “ bakır-kalay (tunç) alaşımına “surf” dendiği gibi ;bakır- çinko (pirinç) alaşımı için de “şabah” ve”nuhas asfar “ kelimeleri kullanılır . “ şabaha” kelimesinden türetilmiştir ; yani “altına benzeyen maden “ anlamında kullanılmaktadır .  Farsça bakır-çinko alaşımına “birinç” denilir; Türkçe ise bu alaşım için özel bir kelime yoktur , Farsça kullanılmıştır.